Açık konuşalım:
1990’larda PKK Türkiye ordusunu yense ve bölgeden püskürtseydi, “Kürdistan” bugün daha yaşanılır bir yer olmayacaktı. PKK’nın “na-galipliği” belki PKK için bir başarısızlık olabilir, ama Kürtler için bir bahtiyarlıktır da. PKK’nın tarihsel bir başarısı varsa, o da Türkiye ordusuna yenilmemek ve Türkiye’yi reformlara ve masaya oturmaya zorlamaktır.
Benzer bir durum bugün Suriye için de geçerlidir. Özgür Suriye Ordusu’nun galip geleceği bir savaş Suriye için hayırlı değildir. Zira direnişçiler savaştıkları güçten daha ahlaklı ve daha hoşgörülü olduklarını maalesef gösterememişlerdir. Direnişçilerin bir başarısı varsa, bu, zalim Esad rejimine yenilmemeleri ve rejimi masaya zorlayabilecek bir dengeyi muhafaza etmeleridir. Tam da bu yüzden, Suriye için hayırlı olan çözüm politik çözümdür. Bunun da gereği, askeri müdahaleden kaçınmak ve acil bir ateşkes ile tarafları müzakereye zorlamaktır.
Uluslararası camianın görevi, yeterince kirlenmiş bir iç savaşta direnişçilerin safında Esad’la savaşmak ya da Esad’ı devirmek değildir. Bunun yerine, acil bir ateşkes ve Esadlı (ya da Esadsız) bir geçiş süreci sonrasında, Sünni Arap ve Kürtlerin özlemleriyle Alevi ve Hristiyan Arapların korkularını birlikte ele alan demokratik ve federatif bir Suriye inşa edilmesine yardım etmektir.