Suriye’deki realiteyi geç de olsa kabulleniyor Türkiye: (Esad yönetimi elindeki güçten feragat etmeye yanaşmadığı; Sünni muhalefet Alevileri siyasetten tasfiye etme niyetini taşıdığı; ve uluslararası camia İran’ın güvenlik endişelerini dikkate almadığı sürece) Bir iç savaş yaşanmadan Suriye’de anlamlı bir dönüşümün gerçekleşme ihtimali oldukça düşük. Muhtemel bir iç savaşı kısaltmak ve çevrelemek için de, büyük ihtimalle bir uluslararası müdahale gerekecek. Ve Suriye’ye yönelik bir uluslararası müdahale olacaksa, Türkiye bu müdahalenin bir parçası olmak zorunda. Bu, hem vicdanın hem de aklın bir gereği.
Fakat ne ilginçtir ki Türkiye’de hatırı sayılır bir kesim Suriye müdahalesi konusunda “felaket tellallığı” yapıyor. Daha da ilginci, Türkiye’nin Suriye’ye karşı bir uluslararası müdahaleye katılmasına yönelik itirazların en gürleri, bölgeye ve uluslararası siyasete aşina isimler tarafından yapılıyor. Bu isimlerin müdahaleye yönelik itirazları ise büyük oranda temelsiz bir argümana dayanıyor: Türkiye Suriye’ye müdahale ederse Araplar bize küser. Bu kişilere göre, olası bir müdahale “Araplarda unutmayacakları acı hatıralar bırakır”, “Sünni başkentlerde bile tepkiyle karşılanır”, “yumuşak gücümüze zarar verir”, ve “Türkiye’nin etrafına yeniden çelik duvar örer”…
Son günlerde sıklıkla dile getirilen “Türkiye Suriye’ye müdahale ederse Araplar bize küser” argümanı, yanlış kıyaslamalara dayanan geçersiz bir argümandır. Öncelikle, 2003’teki Irak işgali sonrasında Amerika’nın bölgede yaşadığı itibar kaybından hareketle “Araplar kendi işlerine müdahale edenleri sevmez” şeklinde bir çıkarım yapmak doğru değildir. Okumaya devam et