Türkiye’de Yargıyı Var Etmek

Kısa bir yazı olacak bu. Özeti de şu: Türkiye’de yargı yoktur.

Evet, Türkiye’de yargı yoktur. 90 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de yargının bağımsız bir gücü olmamıştır; aksine, gücün yargısı olmuştur. Maalesef Türk yargısı, hâkim gücün diğer güçleri sindirme ve tasfiye etme aracı olarak kullanılan bir “aracı kurum” olagelmiştir. Bu yüzden de bizleri “yargı kararlarına saygılı olmaya” davet edenler, Türkiye’nin demokratları değil, her dönemin muktedirleri olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti “makbul vatandaş” yarattığı gibi, makbul katil, makbul terörist, makbul yolsuz ve makbul kaçakçı da yaratmıştır. Cumhuriyet tarihi boyunca yargı, katillerin değil “bazı katillerin”, teröristlerin değil “bazı teröristlerin”, kaçakçıların değil “bazı kaçakçıların”, yolsuzların değil “bazı yolsuzların” peşine düşmüştür hep. Kısacası, Türk yargısı suçlunun değil, sadece “bazı suçluların” peşine düşmüştür. Sadece “bazı” suçluların peşine düşmek ise, adalet arayışı değil, iktidar oyunudur. Zira seçici adalet, adalet değil siyasettir.

şık

Ve maalesef bugün de bu durum çok farklı değildir. Son altı yıldaki büyük davalardan hangisini ele alırsanız alın, karşınıza bir hukuk faciası çıkar. Neredeyse tüm davalar, itinayla seçilmiş sanıkların şüpheli deliller ve zorlama yorumlarla baştan suçlu ilan edilip mahkûm edildiği davalardır. Bu davalardaki iddianameleri okuduğunuzda, bu iddianamelerde yargının çoğu zaman bizzat “suç icat ettiğini” ve dolayısıyla da Türkiye’deki herhangi bir “muhalif”in pekâlâ bu davalarda mahkûm olabileceğini görürsünüz. Aşağıdaki iki örnek, durumun vahametini görmek için yeterli olur sanırım: 

Okumaya devam et

By fekmekci Etiketler

Yüksek Yargıya Haksızlık Yapılıyor

>
Geçtiğimiz ay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2010 yılına ait dava ve mahkûmiyet istatistiklerini açıkladı. Türkiye’nin 2010 yılında en çok mahkûmiyet alan ülke olması Türk basınının bir kesiminde Türk yüksek yargısına karşı alaycı bir eleştiri furyası başlattı. TARAF gazetesi Türk yüksek yargısı için sürmanşetten “Avrupa’da mübaşir olamazlar!” ifadesini kullanırken, çeşitli köşe yazarları da AİHM istatistiklerini Türk yargısı için bir “utanç tablosu” olarak nitelendirdi. Bu yazıda, AİHM istatistiklerinin gerek TARAF gazetesi gerekse bazı liberal köşe yazarları tarafından yanlış okunduğunu ve doğru olarak okunduklarında da Türk yargısının -ideal olmasa da- “ortalama” bir Avrupa yargısı seviyesinde olduğunun görüleceğini belirtmeye çalışacağım.  Okumaya devam et